Yapay Zekâya Dair Toplumsal Duygular: Bir Teknoloji Değil, Bir Algı Sınavı

Yapay zekâ artık yalnızca teknoloji departmanlarının konusu değil. Toplumun ruh halini etkileyen, markaların güven sermayesini doğrudan ilgilendiren bir kırılma eşiğindeyiz. Ipsos’un 30 ülkede gerçekleştirdiği son araştırmalar, bu teknolojinin sadece “ne yaptığı” değil, “nasıl algılandığı” konusunu da gündeme taşıyor.
Verilerle Durum Tespiti:
Ipsos’un “Global Trends” ve “Gündeme Dair” araştırmalarına göre:
-
%71 teknolojiye olumlu bakıyor.
-
%57 ise olumsuz etkilerini deneyimlediğini düşünüyor.
-
Türkiye’de üretken yapay zekâ kullanım oranı %23’e ulaştı (2023’te %12).
-
Her 2 kişiden 1’i bu teknolojiyi bir fırsat olarak görüyor.
-
Ancak %60’ı hâlâ “yapay zekânın yapabileceklerinden” endişeli.
-
Üstelik her 10 kişiden 8’i, markaların yapay zekâ kullandığını açıkça belirtmesini bekliyor.
Noist Perspektifi: Teknoloji Değil Algı Yönetimi Öne Çıkıyor
Bu çelişkili duygular, markalar için önemli bir sınav alanı oluşturuyor. Stratejik olarak doğru pozisyon alabilen, etik duruş sergileyen ve şeffaf davranan markalar öne çıkacak.
Bugün pazarlama, teknolojinin sunduklarını tanıtmakla değil; bu teknoloji etrafında oluşan belirsizlik, umut ve kaygıları yönetmekle ilgilidir.
Markalara 3 Stratejik Not:
-
Yapay zekâyı anlatmak değil, konumlandırmak gerekir.
-
İnsan dokunuşunun hâlâ değerli olduğu bir çağdayız.
-
Şeffaflık ve etik, geleceğin marka sermayesidir.
Sonuç:
Tarih boyunca ilk kez entelektüel üretimi makinelerle paylaşıyoruz. Bu yalnızca teknik bir devrim değil; bir insanlık sınavı.
Kazananlar yalnızca teknolojiye yatırım yapanlar değil, bu dönüşümün duygusal ve etik boyutlarını gören markalar olacak.
Veri kaynağı: Ipsos 2025 Global Trends & Gündeme Dair Araştırması